28.12.2008

Şimdi Levrek Zamanı... Basit bir levrek yemeği...

LEVREK PİLAKİ (Sayın Şener ERGUNSÜ'nün tarifidir)

Malzemeler (4 Kişilik): Bir adet kilodan aşağı olmayan levrek, bir baş soğan, tane karabiber, tuz, bir adet defne yaprağı, iki adet limon, maydanoz ve dereotu...

Yapılışı: Balık temizlenip yıkandıktan sonra ortada ikiye bölünür ve tencerenin içerisine konur. Üzerine çıkana kadar su ilave edilir.Suyun içerisine dörde bölünmüş bir adet soğan, karabiber, tuz ve bir adet defne yaprağı konularak 15 dakika kaynatılır.



Etleri kılçıklarından ayıklanır. Balık şekli verilerek, ayıklanan etler bir kayık tabağa konulur. Etlerin üzerinde sızma zeytinyağı gezdirilir ve iki adet limon sıkılır. En üste de maydanoz ve dereotu ilave edilerek tabak süslenir.



Afiyet Olsun...

Geçen Yıldan Bir Levrek Avı...

Turist Hüseyin amcam nihayetinde ikna oldu. Kapısı kapanmayan, yalpalayarak giden, her an her yerde kalabilecek gibi çalışan arabamla, levrek sezonunun sonlarına yaklaşmakta olduğumuz bugünlerde sansımızı uzaklarda deneyecektik.Hedefimiz Tuzla çayı ağzıydı, belkide Akliman ve belki de Babakale yanlarıydı.

Araba şayet bizi bir yerde bırakırsa da bizde onu kaldığı yerde bırakacak taksi çağırıp geri öyle dönecektik. İlk bozuk ve yağmurlu havada gitmek üzere sözleştik.

Perşembe gecesi baslayan yağmur ve sert hava Cuma sabahının erken saatlerinde yola çıkmamız gerektiğini müjdelemekteydi.

Sabahın 6’sında amcamı aldım,yola düzüldük. Gülpınar'daki benzinci kapalı olduğundan, planımızda değişiklik yaparak,Mermerci mendireğine gitmeye karar verdik. Amcamla suları ayrı okuyoruz, pek de anlaşamıyoruz. Zaten o kendince en iyi yerleri seçiyor ve bana başka yer seçmek kalıyordu. Bu durum geçmişte de hep böyle olmuştu.

Ben on kere razıydım. Benimle kim gelirdi ki taa buralara, hem amcamı da sahiden seviyordum, kaprislerine dayanmaya dünden razıydım.

Seçtiği yer Mendireğin başıydı. Bu rüzgarda o koca kayaların üstünden, neredeyse kuvvetli poyrazın üfürebileceği cesamette, 80 yaşına gelmiş bu ihtiyarın azmine saygı duymamak, av tutkusuna hayran olmamak elde değildi. Ben olta atar gibi yaparak hep onu kolladım. Denize düşüverir, kayalardan yuvarlanıverir diye hep korktum. Ama o bana kızıyordu, bunu anlıyordum, burnunun dibinde ne işim olaydı ki.

Neyse, kuvvetli rüzgar sonunda onu pes ettirdi, bizde mendireğin Babakale yönündeki arka kısmına yollandık. Kendisi uzadı gitti, oralarda bir iki kisi daha at çek yapmaktaydı.

Lodos esmiş, esmiş, erişteleri koca kayaların neredeyse tamamını örtecek kadar yığmıştı. Ortalık yumuşacıktı, amcam buralarda düşmez düşse de bir şeycik olmazdı. Buna kanaat getirdim ve işime bakmaya başladım.

Gözüme kestirdiğim yer dalgaların iki yönden kırıldığı, ortalıkta taze yeşil eriştelerin uçlarının göründüğü, suların çaydanlık gibi kaynadığı bir bölümdü.

Rover 128’mi güzelce bağladım. Yozuri Hybrid incecik acık yeşil misinama güveniyordum. Balık yapışırsa acık kalamamla sonuna kadar mücadele edecek, asla aşırı çekmeden, mücadelemi sürdürecektim.

Hüseyin amcam ilerileri beğenmemiş olacak ki bana doğru gelmeye başlamıştı. Ben o esnada dördüncü atışımı yapmaktaydım.

İki erişte kümesinin arasından üç kere geçmiş bu dördüncü denememdi. Evet bu kere oldu, ilk önce vuruşu ardından balığın içimi hoplatan parıltısını gördüm.

Balık misinamı alıp gitti, arada frenledim az çektim, saldım...Mehter takımı gibi, iki ileri bir geri...

Nihayetinde balığı öylesine yordum ki, eğilip sudan elimle alıverdim. Resimdeki kayanın üstüne koydum, Öylece kalakaldı ne bir çırpınış nede oynayış, sanki donmuş gibi kaskatı kesildi. Amcamın bu işe aklı pek ermedi. "Yahu senin balık ölümüydü?" deyiverdi.

İşin hikayesi böyle bakalım kendisini beğenecek misiniz?

Sevgiyle kalınız...



27.12.2008

Şimdi Levrek Zamanı... (Streamer ile Levrek Yakalama Yöntemleri (İlkbahar sezonu))



Streamer ile Levrek Yakalama Yöntemleri (İlkbahar sezonu)



Bu sezonda etkin olacak, öncelikle tüylü levrek takımlarını ve avlanma yöntemlerine değineceğim.

Malumunuz olduğu gibi, ilkbaharda özellikle Mayıs ve erken Haziranda aynen Lüfer anavaşyasında olduğu gibi, levrekte, belki daha kısıtlı bir alanda olsa da akıma geçer, bu esnada av verir. Kanaatimce bu devrede en etkili sırtı yöntemi silikon yada rapala yerine tüylü takımlarla (streamer) yapılandır. Bu yöntemde en zor olan husus, takiminizi kendinizin yapması gereğidir. Zira piyasada bu tur bir takimi bulamazsınız. İyi bir çapari bağlayıcısının kolaylıkla altından kalkabileceği takimin inceliklerini anlatmaya çalışacağım.

Yamashita bulamadınız, o halde Vibrax markaya başvurunuz. Gerçi poşetin içinde amaca uygun daha az tüy bulundurmakla birlikte, hem daha kolay bulunur hem de daha ucuz olduğundan tercih edebilirsiniz.


Gelelim baglamaya.

Uygun uzunlukta iki adet tüy ayırınız. Eğimlerini aynı yöne getirerek üst üste koyunuz. Ucuna 2 yada 3 No parlak çapari iğnesini tercihan parlak, renksiz kaliteli 0,25 mm lik bir misinaya bağladığınız 4 kulaç uzunluktaki bedeninizi, özenle tüylerin arasına yerleştiriniz.

Bakın iğneyi demiyorum misinayı kastediyorum. Sonrasında aynen çapari bağlar gibi, fakat gayet özenle, tüy sapının ucundan geriye doğru, kıvrımları yan yana dizilecek şekilde bağlayınız. Piyasada son zamanlarda bulunabilen ve boncuk sim diye adlandırılan Crystal Flash simlerden, gümüş renkli olanı illaki olacak şekilde bir kaç uygun renktekilerden misina ile birlikte tüy arasına koymanızda fayda vardır. Bu simleri tüyün üst kısmına değil alt - karın kısmına koymanızda ve uzunluklarını tüy uzunluğunun yarısında bırakmanızda yarar göreceksiniz. Dikkat edilecek diğer bir husus ta, tahmin edeceğiniz gibi seyyar iğneli bir takim olan düzeneğimizde uc tarafını oje ile itinalı bir şekilde kaba olmadan boyamanızdır. Takımı bağladıktan sonra çok ince bir fırça ile, tüylerin misinaya yapışmamasına itina ederek boyayabileceğiniz gibi, evvelden misinanın diğer ucunu peşin olarak şöyle 4,5 cm boyayıp kurutup bu şekilde bağlamanız da olabilir.


Gelelim avlanmaya.

Bedeninizin 4 kulaç olması gerektiğini yazmıştık. Boşta kalan ucuna bu aralar piyasada bulunabilen miniminicik gümüş renkli fırdöndülerden bağlayınız. Tekrar 4 kulac aynı misinadan bağladıktan sonra, boşta kalan uca bu firdöndüden bağlayınız. Sonrasında ana beden gelecektir.

Avı ise aynen silikon çeker gibi olmalıdır. Rolantiden bile daha az bir hız. Teknenin dibi değecek kadar karaya yaklaşma, yerine göre firdöndülerden sonra 8 ila 10 kulaç, bazen çok daha uzun misina bırakma ve de uygun bölgelerde gidip gelme. Hafif çırpıntılı havalari tercih etmekte önemlidir.

Ben levreğin sabahın çok erken saatlerinin balığı olduğu kanısında değilim. Pekala saat 9,10 gibi de hayli balık alabilirsiniz.

Esas bu saatlerde levrekler barındıkları mendirek, balıkçı barınağı gibi yerlerden yaylıma açılmış olabilirler ve sizde bu mevkilerde teknenizle dolaşabilirsiniz. Sabahın ilk ışıklarında avlanmak daha ziyade gerek şeffaf, tapalı şamandıra yada şeffaf sıyırtma ucuna bağlanmış, makaralı olta marifeti ile at çek yaparak avlanmada önem kazanır.

Bakın şunu da ilave edeyim:

Pekala bu tüylü düzeni, bedenini daha kısa tutarak silikon yerine bağlayıp at - çek de de kullanabilirsiniz.

Tatlı sucuların alabalık, tatlı su kefali ve levrek avlarında daha küçük ve zariflerini, turnada da daha kaba ve büyük olanlarını ve de aynı yöntemlerle deneyebileceklerini ve illaki netice alabileceklerini de söyleyebilirim.

Not:

Lütfen iğneyi tüyün en uç kısmından bir ila iki cm içeride olacak şekilde ayarlayınız ve her balık alımında yada takılma durumlarında bu ayarı tekrar yapınız. Aksi takdirde iğne seyyar olduğundan ya tüyün baş kısmına iyice yapışacak yada tüyden hayli uzağa sıyrılacaktır.



















Şimdi Levrek Zamanı...(Kıyıdan Canlı Yem İle Levrek Avı)


Canlı yem ile levrek avında önce avlanılacak bölgenin tespiti , canlı yem temin edilmesi ve doğru bir olta takımı oluşturulması gerekecektir.

AVLANILACAK BÖLGE

Canlı yem ile levrek avında genel olarak kıyıya yakın sığ sular , derelerin denize döküldüğü alanlar, liman içleri, mendirekler seçilmektedir. Levrek derin sularda da gezinmesine karşın, kıyıya oldukça yakın sığ suları avlanmak için tercih etmektedir. Çok fazla kayalık olan bölgeler levrek avı için uygun olsa da canlı yemin levrekten saklanmasına olanak vereceğinden ve olta takımının sık sık takılmasına neden olacağından av verimini düşürecektir. Aynı şekilde mendirekler de tutulan balığın çekilmesinde bir takım problemler yaratabilecektir.
Levrek ürkek bir balık olmasından dolayı sessiz yerleri tercih etmekle birlikte gündüz kalabalık ve gürültülü olan yerlere gece girmektedir.

Benim avlanılacak bölge tespitinde ilk tercihim derelerin denize karıştığı yerler olmaktadır; bu tür derelerin olduğu yerlerde derenin denize karıştığı yerler, derelerin iç kısımları, orta bölümleri denenmelidir. Nerelerden verim alınıyorsa o kısımlarda yoğunlaşmalı ancak diğer kısımlarda ihmal edilmemelidir. İki kişi bu tür bir yerde 5-6 bırakma yapacaksanız 3-4 olta takımını verim aldığınız kısımlara 1-2 ‘sini ise gözünüze kestirdiğiniz diğer yerlere atmanızda fayda vardır. Bu tür bölgelerde levreğin gezindiği yerler değişkenlik göstermektedir. Bazı dönemlerde derenin denize karıştığı yerleri tercih eden levrek kimi zaman da derenin en içlerine kadar girmektedir. Yunus balıkları, kofana vb. avcı balıklar gözlemlendiğinde levrek derenin hiç tahmin edemeyeceğimiz kadar iç bölümlerine girebilmektedir.
Avlanılacak bölge tespitinde ikinci tercihim ise kıyıya yakın bölgeleri taşlık olup kıyıdan 4-5 metre sonra dibi kumluk olan deniz kıyılarıdır. Bu bölgelerde kıyının taşlık olan 4-5 metrelik bölümünün ilerisine (kıyıdan en fazla 10 mt ileriye) atışlar gerçekleştirmek yeterli olacaktır.
Avlanılacak yerin tespiti, bulunulan bölgeye göre değişkenlik gösterebilir. Bu konuda bulunduğunuz bölgede balık tutanları gözlemlemek de oldukça etkili bir yöntem olacaktır.

CANLI YEM TEMİNİ

Levreğin tercih ettiği bilinen kaya balığı, kefal, gelincik, isparoz vb. balıkları canlı yem olarak seçmek mümkündür. Oluşturduğum olta takımı ve avlanma yöntemime uygun olmadığından benim tercih etmediğim kaya balığı da etkili bir canlı yemdir. Aslında bulunduğunuz bölgedeki balıkların çok büyük bölümünü canlı yem olarak kullanmanız mümkün olsa da bunların temin edilmesi, hayatta kalma süresi, olta takımına uygun olup olmaması gibi unsurlar nedeni ile belirli canlı yemlere yönelmekte fayda vardır.

Ben kullanacağım yemli takımlarda öncelik sırasına göre karagöz, isparoz, çupra ve sarpa kullanıyorum. Bahsettiğim balıklardan boyu 5-6 cm civarında olanları benim açımdan ideal olmaktadır. Daha küçükleri oltada canlı kalma süresi açısından, daha büyükleri ise vuruş sayısını düşürmesi açısından uygun olmamaktadır. 2-3 kg’a kadar levrekler hedefleniyorsa bahsettiğim boydaki canlı yemler uygun olmakla birlikte daha büyükleri hedefleniyorsa daha büyük boyda canlı yemler tercih edilebilir. Ancak 5-6 cm boyundaki canlı yeme oldukça büyük levreklerin de ilgi göstereceği ve canlı yem büyüdükçe vuruş sayısının azalacağı unutulmamalıdır.

Buradaki temel kriter canlı yemin levreğin avlamaya değer bulacağı boyutta ve canlı olmasıdır. İğnenin ağzına takılması ve canlı kalma süresi bakımından bazı dezavantajları bulunan Sarpa, tercihlerim arasında son sırada olmasına karşın diğer canlı yemler kadar levreğin ilgisini çeken bir canlı yemdir.

İlk levrek avına başladığım yıllarda canlı yem temin edemediğim birgün kendisine misina, kurşun ve iğne ve makaradan oluşan basit bir olta takımı yaptığım ilkokul çağlarındaki bir çocuk olta takımı ile tuttuğu küçük bir sarpa balığını canlı olarak bana getirdi. Civardaki bir kaç balıkçının hiç bir işe yaramaz itirazlarına rağmen (benim de aklıma yatmamıştı) ufaklığın hediyesine değer vererek canlı yem olarak kullandım ve 7-8 mt ileriye attığım olta takımımın misinasını yüksekçe bir kayanın üzerine yatırarak 2-3 tane küçük taş parçasını üzerine işaret olarak koydum. Bir süre sonra tesadüfen o sırada yanında bulunduğum olta takımının hızla çekildiğini ve işaret olarak misinanın üzerine koyduğum taşların fırladığını görerek levreğin canlı yemi yemesine fırsat vermek amacı ile 1 dakika kadar bekledim ve büyük bir heyecan ile takımı çekmeye başladım; ancak levrek yakalanmamış buna karşılık küçük sarpa oldukça hırpalanmıştı. Olta takımıyla denize attığımda 5 dakika bile yaşaması mümkün görünmeyen sarpayı levreğin yakınlarda olabileceği düşüncesi ile tekrar 7-8 mt ileriye atarak eve dönmeye ve gece bir ara gelip oltayı çekmeye karar verdim. Hava daha kararmadığı için olta takımını gizleyerek ve 3-4 mt. misinayı kasnağın üzerinde bulunan taşın yanına sağarak eve döndüm. Gece 12 civarı oltayı çektiğimde o güne kadar tuttuğum en büyük (1, 5 kg civarı) levreği tutmuştum. O gün sarpanın da levrek tuttuğunu (çok dayanaklı bir canlı yem olmasa da) anladım ve o günden sonra da sarpa ile levrek yakaladım.

Levreğin avında canlı yem olarak kullanılacak isparoz, karagöz, çupra ve sarpanın olta ile yakalanması sanıldığının aksine hiç de kolay değildir. Sepet, ağ gibi araçlarla da yakalanması mümkün olan bu balıkların teminini ben şamandıralı bir olta ile gerçekleştirmeyi tercih ediyorum. İlk yıllarda oldukça zorlandığım canlı balık temininde özellikle bu yıl denediğim sistemle oldukça iyi sonuçlar aldım.